Ofis Yoga Deneyimleri -1
- Özge Ceylan
- 1 Nis 2024
- 3 dakikada okunur
Merhaba. İsmim Özge Ceylan. Ofis Yoga kurucu eğitmeni kimliğim ile 2017 yılından beri bir çok şirket çalışanı ile paylaşım yapma imkanım oldu. Bu yazıyı, alanda kazandığım tecrübenin bende uyandırdıklarını paylaşmak istediğim için kaleme almak istedim.
Esenlik (wellbeing) halinin sadece fiziksel sağlık ile ilişkili olmadığı günümüzde artık şirketler tarafından da giderek fark edilir hale geldi ki bunda son beş senede yaşadığımız küresel problemlerin yeri çok büyük. 2017 yılında Ofis Yoga’yı kurduğumuzda bir çok kişi için fabrikalara gidip çalışanlar ile yoga yapma fikrimiz fantezi niteliğindeydi. O dönem için bu son derece doğaldı. Çok fazla kimse yoga,meditasyon,nefes vb gibi sinir sistemini rahatlatan çalışmalara ihiyaç duymuyordu. Ve hayat şartları bizi günümüzde ki kadar zorlamadığından kitlesel bir kötü hissetme halinde değildik. Kitlesel bir durum olmadığından kurumsal esenlik konusu şirket yönetimlerinin ve insan kaynaklarının ana konularından biri olmuyordu.
Pandemi, ekonomik sorunlar, savaşlar, doğal afetler derken her birimiz hayata olan güvenimizi büyük ölçüde kaybettik. Hayata olan güven duygumuz azalınca maalesef anlam arayışımız dolayısıyla motivasyonumuz ve birilerine dokunma isteğimiz de azaldı. Sorumluluk ve görev bilinci yüksek olan kişiler belki bu ruh hallerini çalışanı oldukları kuruma yansıtmadı ancak büyük çerçeveden baktığımızda ‘’mutlu ofis’’bir çok firma için hayal oldu. Hem işveren hem çalışan açısından baktığımızda, iş verimliliğinde düşüş, çalışan sirkülasyonundaki artış ve iki taraf için de daha birçok problemi mutlu ofis ortamının oluşmasını engelleyen konular altına ekleyebiliriz ancak ben yazmayı planladığım bu yazı serisinde kendi uzmanlık konumdan ve deneyimlerimden bahsedeceğim.

Kendimi bidim bileli, duygusal tarafım, yoğun mental ve ruhsal zorlanmaların çok uzun olmayan bir sürede fiziksel bedende karşılık bulacağını her bireye tek tek fısıldamak istiyor ancak hepimizin bildiği gibi iyileşme ancak kişinin kendi isteği ile başlıyor.
Birçok kişiye bireysel olarak temas edemeyeceğimi anladığım noktada Ofis Yoga fikri aklıma geldi. ‘’Kişilerin esenlik halini destekleyip mutlu ofis yaratarak verimli çalışanlara sahip olunabileceği’’ vizyonu ile hem çalışanlar hem de işverenler için ortaya çıkan win-win bir durumdan faydalanabileceğimi fark ettim. Bu benim için win-win durumdan yola çıkarak bireye ulaşma haritası aslına bakarsanız. Ancak işin güzelliği; herkes için kazanımları olan bir yol olması.
Aklınıza şu soru gelebilir! Bireysel olarak temas edemediğin kişiyi Ofis Yoga aracılığı ile nasıl kazanıyorsun? Bireysel anlamda dikkatini çekemediğim bir çok kişinin yöneticisinin kişiyi önemsemesi sonucu ortaya çıkan motivasyonundan iyi bir niyetle faydalanarak dikkatini çekmiş oluyorum. Bu motivasyonun temelini, kişinin çalıştığı kuruma olan aidiyet duygusu ve yöneticilerinin kişinin iyilik halini önemsiyor olması oluşturuyor. Bunu takiben, yapılan pratiğin mesai saatleri içinde olması kendine zaman ayıramayan günümüz şehir insanı için çok cazip. Toparlamak gerekirse, normal şartlarda, kısıtlı zamanını çok büyük ihtimalle bir wellbeing çalışmasına ayırmayacak olan bir çok birey; ‘’İşverenim benim esenliğim için bir adım atmış ve bu iş ile ilgili bir eğitim değil, beni önemsiyor.’’ düşüncesi ile yaptığımız çalışmalara katılıyor. Ve özellikle daha önce hiç bedeni ile çalışmamış nefesine dikkatini vermemiş kişiler için bu ufak molalar sinir sistemindeki rahatlamayı hissetme açısından çok daha etkileyici oluyor. Bu yazı ile esas dikkatini çekmek istediklerim işverenler ve wellbeing etkinliklerini belirleyen yöneticiler.Çünkü savunduğum mutlu ofis ortamının temelini onlar attığında binamız yıkılmaz olacak! Bütün olarak iyileşmemizin tek çaresi, kalplerin birbirine teması.
Hepimizin içinde olduğu sistemde birey olarak zorlandığımız durumlardan birlikteliklerimizin bize kattığı güç ile çıkabileceğimize yürekten inanıyorum. Birlikte yapılan wellbeing çalışmalarıda bu gücü arttıran pratikler. İnanıyorum çünkü buna şahitlik ettim. Kendine özen göstermeyi kesmiş ve umutsuzluk içinde olan bir kişinin sadece yöneticisi onun esenlik halini önemsediği için Ofis Yoga sınıfına katıldığına, kişilerin mesai saatinin minicik bir kısmında beden duyumlarına ve nefesine dönmüş olmanın keyfiyle günün geri kalan kısmına daha enerjik ve yüksek bir motivasyon ile dönüşlerine defalarca şahit oldum.
Bir insanı bir yapı olarak düşünürsek, kişinin kendiyle temas kurmasının ve kendine destek vermesinin yollarını keşfetmesi o yapının temelleridir. Bireyin kişisel gelişim yolculuğunda, mesleki ve kişisel anlamda aldığı her eğitim ve yaşadığı her deneyim o temellerin üzerine inşa olur. Ve ancak o temeller sağlam ise hayat yolunda ne istediğini bildiği bir yerden ve yaşam sevincini kaybetmeden ilerler.
Bir sonraki paylaşımımda, deneyimlerimden öğrendiğim kadarıyla çalışanlarının esenlik haline odaklanmak isteyen bir yöneticinin bunu nasıl sürdürülebilir kılabileceğinden bahsedeceğim.
Sevgiyle..
Comments